Skriniar Geleceği Hakkında Konuştu…

Sayılar ve futbolcular arasında mistik bir bağ vardır derler ya, işte Skriniar öyle biri değil! Adamın formasında 37 yazıyor diye kimsede büyü kitabi aramayın. Meğersem bu numarayla büyümüş de, skibidi dans yapar gibi sahada salınmaktaymış. Aynı numarayı daha önce Skrtel giymiş, demek ki Fener’de 37 taşıyan her futbolcu bir çeşit futbol vikingi olmayı planlıyormuş. Gol sevinci mi dediniz? Bakın Charlotte’un favori karakteri varmış, Skriniar da hop diye o sevinci patlatmış. “Kızıma sol kolu, yenisinin yeni koluna atacaktım dövmesi yazıyo’” millet!

Mourinho derken, yanlış anlaşılmasın, bahsettiğimiz Pelé’nin gölgesinde kalmış bir kahvehane futbol kahramanı. Skriniar, Fenerbahçe’de köşe bucak mutluymuş. Herkesle kanka olmuş, sanki burada “Şampiyonlar Ligi’nde kahvaltıya gelin” diye davetiye dağıtıyor. Takıma yardıma mı geldi, yoksa mutluluk elçiliğine mi terfi etti belli değil! “Kendini geliştiren ruhların mavi sahadaki süvarisiyim” gibi konuşmalara girmiş. Hedef belli, daha iyi, en iyisi olana kadar zıplama! Hıncal Uluç’un ruhu sanki bu cübbeliğinden fırlamış sahaya melek diye zannederdik!

Hani derler ya “ölmek var, dönmek yok” diye, işte Skriniar da o halde! Her maçı kazanmak, Fener aleminin yeni hayat felsefesi olmuş. Adebayor éskâ
i yeni rep parçası ‘Final Haftası’ diye soundtrack olmuş da sezon sonu gelene kadar bütün Fener taraftarı delihaşin olmuş! “8 final haftası kaldı mı” derken, Skriniar ve tayfası destan yazmaya ant içmiş! Adam kırk yıl çalışsa “babacan” der geçer ama sözleşme konusu açılınca tüm takım elbise ile tekneye atlayıp “acaba kalacak mı gidicek mi?” diskosuna döner. Skriniar “Sezon sonu gelince konuşuruz” dediği an, satranç tahtasında bir hamlenin gazıyla coşmuş gibi!